13 Temmuz 2009 Pazartesi

8 ADIMDA UTANGAÇLIKTAN KURTULMA TERAPİSİ

Utangaçlık insanı kitleler arasında sessiz kılan, söyleyebilecek güzel bir şeyleri varken ona ket vuran arsız ve gereksiz bir engeldir. Öte yandan insanlar kendilerine yardımcı olmaya karar verdiklerinde bazı engellerin daha kolay aşılabileceği de bir gerçektir.
Karar vermek ilk aşamaysa da her şey bir anda başarılamaz. her şeyde olduğu gibi bunda da sabır ve emekle yol almak gerekir.
Bugün çok utangaç birisi iken ertesi sabah aniden uyanıp ‘Artık kimseden utanmıyorum, herkes benden utansın’ demek şansımız pek yoktur.
Kendimizle ilgili böyle bir şikayetimiz var ise bundan kurtulabilmek için öncelikle kendimizle iletişim kurmayı başarmamız gerekir.
Ruhumuzla bağlantı Kuralım:
Ruhumuzla bağlantımız sağlıklı olduğunda aklımıza takılan soruların en doğru cevabını yine kendimizden almak şansımız olacaktır. Günlük hayatın karmaşası içinde kendimizi dinlemek kimi zaman aklımıza bile gelmez. Böylelikle en basit ihtiyacımızdan bile habersiz yaşar gideriz. Oysa sağlıklı bulmadığımız alışkanlıklarımızı değiştirmek için kendimizden haberdar olmamız gerekir. Bu sayede sebeplerimize ulaşabilir daha huzurlu yaşamak şansını elde ederiz.
İletişim tamsa yola devam:
-Hangi durumlarda utangaç olduğumuza dair bir tespit yapmak başlangıç noktamız olacaktır. Bunu başından belirlemek çalışmalarımız esnasında zaman kaybetmemize engel olacaktır.
-Bir sonraki aşamada ise bu duygumuzun ortam, zaman ve insanlar açısından incelemesini yapmamız gerekecektir.
Bu iki önemli konu belirlendikten sonra kademeli olarak üzerine giderek problemimize çözüm bulmak için kendimize yardım etmemiz gerekecektir. Kendimizle ilgili problemlerde çözüme yönelik kararlar almak, moralimizi güçlendirerek olumsuzluğun üzerine daha büyük bir azimle gitmemizi sağlayacaktır.
Kimin yanında kendimi rahat hissediyorum?
Her konuda utangaç olmamız pek olası olmamakla beraber, böyle olduğunu düşünüyorsak bile yanında kendimizi nispeten rahat hissettiğimiz birileri illaki vardır.
Bu kişi annemiz, babamız, ailemizden birisi veya bir arkadaşımız olabilir. Kendimizi kimin yanında daha rahat hissediyorsak o kişi ile beraberken hareketlerimizi incelemeye alarak işe başlayabiliriz.
Bu kişi ile beraber olduğumuz zamanlarda nasıl rahat konuşup, nasıl rahat davranıyoruz. Bu anların resimlerini çekip kafamıza kaydedelim. Bu anların ve kendimizin farkında olalım. Gerekirse kağıda not alalım ve daha sonra gözden geçirelim.
Bundan sonraki aşama günlük hayatımızda ufak tefek uygulamalar yapıp kazanacağımız minik zaferlerle kendimizi desteklemek şeklinde bir çalışma olacaktır.
Rahatlık Uygulaması:
Kimi zaman kendimizi yanında pek rahat hissetmediğimiz bir insanla konuşmak durumunda bulabiliriz. Böyle zamanlarda:
-Konuşmamıza o insana bakmayıp farklı bir yöne bakarak başlayalım.
-Farklı bir yöne bakıp konuşmamıza devam ederken, yanında rahat konuşup, hareket ettiğimiz insanla ilgili aklımıza kaydettiğimiz anılarımızı geri çağıralım. Karşımızdaki insanın yanında rahat ettiğimiz o kişi olduğunu varsayalım.
Rahat olun kimse beynimizi göremeyeceğinden düşündüklerimizi sadece biz bileceğiz. Neyi nasıl hayal ettiğimizse sadece bize ait olacaktır.
-Bu uygulamayı yaptığımız ilk defalarda söyleyeceklerimizi mümkün olduğu kadar kısa tutma gayreti içerisinde olalım.

-Söyleyeceklerimizi tamamladıktan sonra cesaretimizi toplayarak, karşımızdaki insana bakalım. Sıcak bir şekilde gülümseyelim ve yanından ayrılalım. Gülümsemek için çaba sarf etmek gerekmez. Yüz kaslarımızı bildik şekilde oynatmamız yeterli olacaktır.
-Dikkat etmemiz gereken şeyler ise öncelikle az konuşmak ve konuşma tamamlandıktan sonra bulunulan mekandan ayrılmak olacaktır. Elbette bunu yaparken gülümsemeyi unutmayalım.
-Mutlak başarı istiyorsak önceden plan yapmak ve anı kafanızda oluşturmak daha faydalı olacaktır.
Yaptığımızdan hoşnut kalabilir veya hoşnutsuzluk duyabiliriz. Ancak ne olursa olsun
kendimizi tebrik etmek en doğal hakkımızdır. İlk uygulamada başarısız olsak dahi cesaretle ve azimle bu işin üzerine gitmemiz azımsanacak bir atak değildir.
-Bundan sonraki aşama, konuştuğumuz insanları çeşitlendirmek ve onlarla konuşma sürelerimizi de uzatmak olacaktır.
Genelleme yapmaya alışalım:
-Konuşma süremizi arttırmayı başardıktan sonraki adım ise genelleme yapmaya başlamak olacaktır. ‘Saat sormak’ kısa konuşmalar için biçilmiş bir kaftandır.
Uygulamaya yönelik minik bir örnek vermek bu aşamada daha destekleyici olacak diye düşünüyorum.
Saat Soralım:
-Alışveriş merkezlerinden birisine gidelim. Kolunda saat olduğunu gördüğümüz birisine saati soralım. Cevabımızı aldıktan sonra teşekkür ederek uzaklaşırken karşımızdaki insanın yüzüne bakarak gülümsemeyi ihmal etmeyelim.
-Bu sahneyi başarı ile tamamladıktan sonra daha uzun bir alıştırmaya geçebiliriz.
Dikkat etmemiz gereken insanlarla olan iletişimimizin süresini zaman içinde acele etmeden arttırarak güvenli bir biçimde davranışlarımızı oturtmaya çalışmaktır.
İkinci alıştırmada mesela bir adres tarifi isteyebiliriz.
Adres tarifi bazen hayat kurtarır:
-Yolda veya herhangi bir alış veriş merkezinde, tanımadığımız birisine, bir mağazanın nerede olduğunu soralım. Sorduğumuz kişi adresi bilmese de önemli olan insanlarla daha rahat ve uzun süreli iletişim kurabilmek adına bizim bu adımı atmaya gönüllü olmamızdır.
-Unutmayalım biz utangaçlığımızı yenmeye çalışıyoruz, insanlarda bize yardım etmek için orada. Yardım Meleğini ise kendimiz seçiyoruz.
Tanımadığınız insanlarla çok sınırlı konularda ve sınırlı zamanlarda konuşmak durumu söz
konusu olabilir. Kimi zaman konuşmayı uzatmaya kalkmak hatalı anlaşılma riski doğurabilir.
İçinizdekileri Paylaşın!
-Diyaloglarımızı arttırmak ve sürelerini uzatmak istediğimizde, ilk etapta aile içerisinden yardım almak işimizi kolaylaştıracaktır.
-Aile her şeyde olduğu gibi tüm başlangıçlar için en ideal ortamdır. Ancak her ortamda olduğu gibi bu ortamda da derdinizi anlatabileceğiniz ve anlatamayacağınız insanlar olacaktır.
Bunun için güvendiğiniz bir veya birden fazla insanı bir araya toplayarak onlara brifing verir gibi, bu durumu paylaşın.
-Ne kadar utangaç olduğunuzu ve bunu aşmak için neler yaptığınız gibi konuları onlara anlatmayı deneyin.
Bu bir nevi itiraf olup, sizde içinizdekileri dışarıya aktarmış olacağınızdan belli bir rahatlama duymanız kaçınılmaz olacaktır.
Bu tür brifingleri konuşmaya alıştığınızı hissedip, kendinizi daha rahat algılamaya başladığınız zamana kadar yapmanızı öneririm.
-Bu tür uygulamalar için haftada bir yapılan tekrar ideal olacaktır.
-Elbette her konuşmada nasıl utangaç olduğunuzu veya bu duyguyu yenmek için neler yaptığınızı anlatmak size sıkıcı gelebilir. Ancak her konuşmada kısa bir özet de olsa bu sorundan mutlaka bahsedin. Gelişme kaydettiğiniz durumları anlatın. Kendinizi biraz daha rahat hissettiğinizde de sevdiğiniz herhangi bir konuya geçerek bu konudaki fikirlerinizi onlarla paylaşın.
-Paylaşmak güzeldir, hele de sevdiğiniz insanlarla. Bu kısa uygulamalarla zaman içerisinde kendinizi daha rahat hissedecek ve süreçte de durumdan kurtulmayı başaracaksınız.
Her şeyde olduğu gibi bunda da istemek ve emek harcamak en önemli motivasyon kaynağımız olacaktır.
Patricia Muradi

12 Temmuz 2009 Pazar

10 Adımda İletişim Sanatı

İletişim duygu ve düşüncelerin belli bir amaca ulaşmak için karşımızdakilere aktarılmasıdır. Sözlü ya da sözsüz olsun sosyal birer varlık olarak biz insanlar için iletişim daimi bir gerekliliktir. Yaşadığımız yüzyılda da önemini kanıtladığından mutlu ve huzurlu olmak adına konuya özen göstermemiz gerektiği açıktır. Günümüzde neredeyse bir sanat olarak algılanan iletişimde başarı sağlamak için belli kurallara uymamız kanalların düzgün çalışmasına ve sosyal anlamda kendimizi daha rahat hissetmemize yardımcı olacaktır. Şimdi dilerseniz hep beraber iletişim sanatının 9 altın kuralına beraberce bakalım.
Vücut Dili ve gözler en değerli enstrümanlarımızdır:
Özellikle yüz yüze iletişimde temel kurallardan bir tanesi gerek kendimizin ve gerekse karşımızdakinin vücut diline dikkat etmemizdir. Ağzımızdan çıkan kelimeler ve vücudumuzun dili ne kadar uyumlu olursa iletişimde bulunduğumuz kişiler de söylediklerimizden o denli emin olacaklardır. Öte yandan karşımızdaki insanın vücut diline dikkat ettiğimizde elde edeceğimiz ipuçları da bir sonraki adım için strateji saptamamıza yardımcı olacaktır. İlgili insanlarla aynı ortam içinde iseniz doğrudan gözlerine bakarak konuşmak başarımızı arttıracaktır.
Her insana aynı yöntemler işlemez!
Aynı ses tonu ve benzer davranış tarzını benimseyerek her insan ile aynı şekilde iletişim kurmamız mümkün değildir. Bu anlamda yöntemlerimizi ve iniş çıkışlarımızı karşımızdaki insandan aldığımız elektriğe göre ayarlamamız gerekecektir.
Doğru zaman ve ortam şartlarını yakalamaya dikkat:
İletişime başlarken zamanlamaya ve doğru ortam şartlarının oluşup oluşmadığına dikkat etmek sanatın hakkını verebilmek için olmazsa olmazlardandır. Açlıktan bayılmak üzere olan bir insan önüne konmuş koca bir tabak mantıyı yemeye hazırlanırken ona perhizin faydalarından bahsetmek boşa harcanmış bir çaba olacaktır.
Sizin değil karşınızdakinin ihtiyaçlarına bakmayı öğrenin:
İletişim özellikle bir talep için yapılmaktaysa karşı tarafın ihtiyacı olan bir konu üzerinden başlamasına dikkat edilmelidir. Kendi ihtiyaçlarınızı sıralamak sonuç alamadan kanalların kapanmasına neden olacaktır.
Dinlemeyi bilelim:
İletişim esnasında karşınızdakini dinlemeye özen göstermelisiniz. Etkin dinleme sayesinde ihtiyaçları daha kolay anlayacağınızdan iletişimin amacına ulaşması için stratejilerinizi daha kolay saptarsınız. Kulaklarımız dinlemek içindir unutmayalım.
Konuşma dilini iyi ayarlayalım:
Konuşma dilinizi karşınızdakilerin anlayacağı şekilde kullanmaya özen göstermelisiniz. Sonuçta siz ne derseniz deyin söyledikleriniz ancak karşıdakilerin anlayabileceği kadardır.
Konuyu uzatmayalım net cevaplar verelim:
Size sorulan sorulara net cevaplar vermeye ve gerektiği kadar konuşmaya dikkat etmelisiniz. Diyaloğun uzaması kimi zaman karşınızdakini sıkacak, sorulara gereken cevapların verilmemesi ise kişinin aklında soru işaretleri uyanmasına neden olacaktır.
Olumsuz olmaktan ve emir kiplerinden uzak durmalı:
Kullandığınız cümle ve kelimelerin olumlu anlamlar içermesine, suçlayıcı ögeler ve emir kipleri taşımamasına dikkat ettiğimizde iletişim olumlu bir hava içinde sürecektir.
Empati bir Anahtardır kullanmasını bilene:
İletişimde bulunduğunuz kişilerin durumlarını anlamaya ve kendinizi onların yerine koymaya özen gösterin. Bu hem onları daha kolay durum analizi yapmanıza hem de kendinizi daha net ifade etmenize yardımcı olacaktır.
Gereksiz ısrardan uzak duralım:
İletişim kanallarının kapandığını anladığımız zaman ısrar ederek zaman kaybetmekten kaçınalım. Yapılan gereksiz ısrarlar kimi zaman bir sonraki diyaloğun başlamasına bir set çekecektir.
Bu altın kurallara uyduğumuz zaman hayatın hem daha kolay olacağını hem de düşündüklerimize daha rahat ulaştığımızı göreceğiz. Emek harcamaya değer. Ne dersiniz?
Sevgiyle kalın.
Patricia Muradi

5 Temmuz 2009 Pazar

6 Adımda Pozitif Tartışma Sanatı:

Tartışma genellikle problem haline gelmiş bir durumu çözmek üzere yapılan sözlü bir fikir alış verişidir. Her ne kadar fikir alışverişine aracılık etse de bu işin nasıl yapılacağını bilmeyenler için tartışmanın tehlikeli olması kaçınılmazdır. Yolunu yordamını bilmeyenler için tartışma huzur bozan, insanı mutsuz edip moralini eksinin altına düşüren bir eylemdir.

Nasıl ve neden başlarsa başlasın sonunda birinin fikri galip gelecek olmadı orta bir yol bulunacak daha da olmadı problem çözümsüz kalacaktır.

Sonuçta haklı olanın fikrinin ortaya çıkması iyidir de, tartışırken sinirli davranan ve tartışmayı kavga ile karıştıran insanlardan birisi ile bu çoklu oyunu oynamak durumunda kalmışsanız durum sizi de zorlayacaktır.

Hemen her şeyde olduğu gibi tartışmada da belli bir adap ve uyulması gerekli kuralları vardır. Bu kurallar yazılı olmayıp, uyulmadığında hiç kimse sizi kanun zoruyla adapte etmeye uğraş vermez. Sonuçlarına katlanmaya hazırsanız, uymamak hakkınız daima saklıdır.

Tartışmaktan uzak kalmak her zaman için akıllıcadır. Diğer taraftan bu eylem içerisine girmek zorunda kalmışsak da adabına uymak gerekecektir. Bu hem iç huzurumuzu hem de insanlarla iletişimimizi korumamıza yardımcı olacaktır

Şimdi dilerseniz gelin tartışmaya girmek durumunda kaldığımızda gerek kendimize dikkat etmek ve gerekse karşı tarafı yaralamamak için yapmamız gerekenleri bir terapi tadında gözden geçirelim.

*Tartışma adabından habersiz olanlardan uzak durmaya çalışalım:
Her şeyde olduğu gibi tartışmanın da bir adabı olmakla beraber buna herkesin bizim anladığımız biçimde uyum göstermesini beklemek gibi bir lüksümüz yoktur. Bu nedenle açıkça gerekmedikçe özellikle tanımadığımız insanlarla tartışmaya girmekten daima kaçınmamız gerekecektir. Bu bilinçte bir davranış iç huzurumuzu korumamıza yardımcı olacaktır.
Sonucun ne olacağını bilemediğimiz gibi insanların davranışlarının biçimini ve sınırlarını da kestiremeyeceğimizden olumsuzluklardan uzak kalmamıza yardımcı olur.

*Tartışırken gözlerimize ve içerdiği anlamlara dikkat edelim:
Tartışma esnasında, gözlerimizi bilinçli kullanabilmeyi öğrenmek daima faydamıza olacaktır. Karşımızdaki insanın ne zaman gözlerine bakıp, ne zaman gözlerimizi üzerinden çekmemiz gerektiğini dikkatli ayarlamamız süreçte bize yardımcı olacak en önemli silahlarımızdan birisidir.
Karşımızda bulunan insana gözlerimizi dikmek kimi zaman meydan okuma, gözlerimizi kaçırmakta suçlamayı kabul veya ürkme anlamına gelebileceğinden, gereksiz yanlış anlamaları başından önlemiş oluruz.

*Vücut dilimize özen gösterelim:
Ne kadar soğukkanlı görünseniz de özellikle sizi iyi tanıyan insanlarla tartışma ortamı içerisinde kalmışsanız vücut dilimize dikkat etmek de işimizi kolaylaştıracaktır. Bazen yapılan ufak bir mimik o anda vermeyi istediğimiz mesajın yanlış algılanmasına neden olabilir.

-Eliniz kolunuz ne kadar ağrısa da asla kollarınızı kavuşturmamaya dikkat edin. Vücut dilinden zerre kadar anlamayan insanlar bile günümüzde kollarını kavuşturmanın karşındakinin fikrine katılmamak ve konuya kapalıyım mesajını vermek amacı ile yapıldığını varsaymaktadırlar.

*Ses tonumuzu duruma göre ayarlayalım:
Tartışma esnasında ses tonumuz ayrı bir özeni hak eder. Agresif olmaktan uzak sohbet havasındaki bir ses tonu daima lehimize bir puan olacaktır.

*Saygımızı ve sükunetimizi bozmamaya özen gösterelim:
Tartışmayı kan davasına dönüştürmemek için sinirli olsak da, bunu belli etmemeye saygı kurallarının gerektirdiği şekilde hareket etmeye özen göstermekte sürece uygun hareketlerden birisidir.

*Tartışma ortamı bir arena değil anlaşmazlıkların çözüldüğü yerdir:
Kendi fikirlerinizi kabul ettirmek için tepinmekten kaçınmak bizi daha az yıpratacaktır. Tartışma ortamını bilmediğiniz şeyleri öğrendiğiniz bir yer olarak kabul etmekte huzurunuzu muhafaza etmenize yardımcı olacaktır. Hiçbir konuda değilse bile karşınızdaki insanın ne zaman sinirlenebileceğini veya sınırlarını öğrenebilmek adına sakin olmak size kolaylık sağlayacaktır.

-Karşınızdaki insan dilediği kadar sinirlenebilir. Siz adrenalin seviyenizi normalde tutmaya özen gösterin. Bu hem vücudunuza zarar verip olumsuz değişiklikler yaratarak zayıf düşürür hem huzurunuzu bozar.
Gerekirse yanınıza bir paket çikolata bulundurun. Sinirlenmeye başladığınızı hissettiğiniz anda ağzınıza atarsınız. Kaldı ki sinirlerinizin gerilmesi tartışma bitiminden sonra bile sizi etkilemeye devam edecektir.

Bu ufak noktalara dikkat edildiği zaman tartışma sonucu ne olursa olsun, insanlarla yaşadığımız problemler daha az olur. Huzurumuz kaçmaz. Önemli olan huzur içinde yaşayabilmek değil midir?
Sevgiyle Kalın...

Patricia Muradi
Mayıs 2009 Genç Gelişim Dergisi